Hukuk Alanları

Boşanma Davasında Kadının Hakları

Boşanma Davasında Kadının Hakları
Boşanma davası yalnızca evlilik bağının sona ermesi değil; kadının ekonomik, sosyal ve hukuki geleceğini de doğrudan etkileyen kritik bir süreçtir. Bu rehberde, kadının boşanma sürecindeki temel haklarından başlayarak nafaka türleri ile hak ediş kriterlerini, mal paylaşımında hakların nasıl korunduğunu, velayet ve çocuk bakımına dair avantajları ve şiddet mağduru kadınların sahip olduğu koruma–tedbir mekanizmalarını adım adım ele alacağız. Böylece boşanma davasında kadının hakları konusunda net bir yol haritası sunarken, kadın nafaka hakları, boşanmada velayet hakları ve kadın tazminat hakkı gibi sık sorulan konulara da ışık tutacağız. İstanbul’da yaşayanlar için yerel deneyime sahip bir Beylikdüzü boşanma davası avukatı ile çalışmanın süreç yönetimindeki önemine değinecek, aynı zamanda şiddet mağduru kadın koruma yolları ve boşanma sonrası soyadı hakkı gibi başlıklarla kapsamlı bir bilgi seti sunacağız. Haklarınızı bilin, güçlü adımlar atın!

Kadının Boşanma Sürecindeki Temel Hakları Nelerdir?

Boşanma davası açıldığında kadın, Türk Medeni Kanunu ve 6284 Sayılı Ailenin Korunması Kanunu başta olmak üzere pek çok yasal düzenleme ile güvence altına alınmış haklara sahiptir. İlk sırada ekonomik güvence yer alır: Eşit katkı ilkesine dayanan “edinilmiş mallara katılma” rejimi sayesinde kadın, evlilik süresince edinilen mallardan pay alma hakkına sahiptir. Bunun yanında yoksulluk nafakası talep edebilir; böylece boşanma sonrası maddi olarak zor duruma düşmesi önlenir. Çocuk varsa, iştirak nafakası da gündeme gelir ve çocuğun eğitim-sağlık giderlerine katkı sağlanır. Kadının bir diğer temel hakkı, velayet ve kişisel ilişki düzeninin çocuğun üstün yararı gözetilerek değerlendirilmesidir. Mahkeme, çocuğun bakımını üstlenen tarafın ihtiyaçlarını da dikkate alarak karar verir; bu noktada annenin barınma ve gelir güvencesi, çocuğun menfaatiyle birlikte ele alınır. Boşanma sürecinde kadının fiziksel ve psikolojik güvenliği de hukuken teminat altındadır. Şiddet veya tehdit söz konusuysa, hâkim 6284 kapsamındaki koruma veya uzaklaştırma tedbirlerini derhâl uygulayabilir; bu tedbirler sadece kadını değil, varsa çocukları da kapsar. Buna ek olarak kadın, boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep ederek uğradığı zararın telafisini isteyebilir. Boşanmayla birlikte kadın soyadını değiştirme veya evlilik soyadını taşıma hakkına sahiptir; ayrıca sosyal güvenlikte (SGK, sağlık güvenceleri) hak kaybı yaşamaması için kanun özel geçiş hükümleri öngörür. Tüm bu hakların eksiksiz kullanılabilmesi, dava dilekçesinin doğru hazırlanması ve gerekli delillerin zamanında sunulmasıyla mümkündür. Bu nedenle yerel tecrübeye sahip bir Beylikdüzü boşanma avukatı ile çalışmak, kadının haklarını tam anlamıyla koruma altına alan en güvenli adımdır.

Nafaka Türleri ve Kadının Hak Ediş Kriterleri

Boşanma davasında kadın lehine hükmedilebilecek nafakalar, Türk Medeni Kanunu’na göre dört ana kategoride incelenir: tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve daha az bilinen yardım nafakası. Her birinin dayandığı koşullar ve devam süresi farklıdır; bu nedenle hangi nafakanın talep edilebileceğini belirlerken kadının ekonomik durumu, boşanmada kusur oranı ve çocuğun varlığı gibi faktörler dikkate alınır.
  • Tedbir Nafakası – Boşanma davası açıldıktan karar kesinleşene kadar geçerli olan geçici nafakadır. Mahkeme, kadının barınma ve temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için davanın başında bu ödemeyi düzenler. Gelir dengesizliği veya barınma sorunu güçlü bir talep gerekçesidir.
  • Yoksulluk Nafakası – Boşanma sonucu maddi zorluk yaşayacak eşe bağlanan uzun süreli nafakadır. Kadının bu nafakayı hak etmesi için:
    1. Boşanma ile yoksulluğa düşecek olması,
    2. Eşten daha ağır kusurlu olmaması,
    3. Nafaka miktarının diğer eşin ödeme gücünü aşmaması gerekir. Türkiye’de yoksulluk nafakasının süresiz olabileceği unutulmamalıdır; ancak tarafların maddi durumunda esaslı değişiklik olursa yeniden değerlendirme talep edilebilir.
  • İştirak Nafakası – Çocuğun velayeti hangi ebeveynde olursa olsun, diğer ebeveynin çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılımını sağlar. Bu nafaka, kadının değil çocuğun hakkı olarak görünse de velayet genellikle anneye verildiğinden, fiilî olarak kadının bütçesini destekler. Miktar belirlenirken çocuğun yaşı, eğitim masrafları ve babanın ödeme gücü dikkate alınır.
  • Yardım Nafakası – Nadiren gündeme gelen bu nafaka türü, kadının üstsoyu veya altsoyu tarafından ödenir. Ekonomik olarak zor durumda kalan kadının aile bireylerinden destek almasını hukuken mümkün kılar.
Nafaka talep ve hesaplamasında doğru strateji kurulmazsa hak kaybı yaşanabilir. Özellikle kadın nafaka hakları konusunda detaylı delil sunumu (gelir gider tablosu, hayat standardı, kusur delilleri) yapılmadığında mahkeme, minimum miktarda nafakaya hükmedebilir. Bu nedenle, yerel dosya yoğunluğu ve hâkim uygulamalarını bilen bir Beylikdüzü boşanma davası avukatı ile çalışmak; hem nafaka türlerinin doğru talep edilmesini hem de miktarın hakkaniyetli belirlenmesini güvence altına alır.

Mal Paylaşımında Kadının Hakları Nasıl Korunur?

Boşanma davası açıldığında kadının ekonomik güvenceye dair en geniş hakkı, Türk Medeni Kanunu’nda varsayılan “edinilmiş mallara katılma” rejiminden doğar. Bu rejime göre, evlilik süresince eşlerin ortak emeğiyle elde edilen tüm taşınmazlar, araçlar, banka birikimleri ve sosyal güvenlik alacakları “ortak mal” sayılır; kadın, çalışmamış olsa bile bu malvarlığının yarısına katılma hakkını kaybetmez. Paylaşım öncesi ilk adım, evlilik içinde edinilen malların tam listesini çıkarmaktır. Tapu ve araç kayıtlarının yanı sıra banka ekstreleri, kıymetli maden hesapları ve BES poliçeleri de dosyaya eklenmeli, böylece ileride “gizli mal” iddiası ortaya çıktığında somut dayanak sunulmalıdır. Kadının mal paylaşımındaki haklarını koruyan en güçlü araçlardan biri, ihtiyati tedbir kararı talebidir. Mahkeme, tapu siciline şerh koyarak ya da banka hesaplarına bloke getirerek eşin malları satmasını engelleyebilir; böylece paylaşım aşamasına kadar malvarlığı “dondurulur”. Satış çoktan yapılmışsa, tasarrufun iptali davası ile muvazaalı devirler geri alınabilir. Bu noktada, satışın piyasa değerinin altında gerçekleştiğini gösteren bilirkişi raporu gibi deliller kadın lehine güçlü kanıt oluşturur. Kadının kendi mirası, evlilik öncesi birikimi veya şahsî ziynet eşyaları kişisel mal kapsamındadır ve paylaşım dışı kalır. Ancak evlilik boyunca takılan ziynet eşyalarının düğün masrafı olarak kullanıldığı iddia edilirse ispat yükü değişebilir. Bu nedenle ziynetlerin fotoğraf, fatura veya kasa dekontlarıyla belgelenmesi, kadının mal paylaşımında hak kaybını önler. Tüm bu teknik sürecin sağlıklı yürütülmesi için yerel uygulamaları bilen bir Beylikdüzü avukat ile çalışmak, hem delil zincirini sağlamlaştırır hem de mahkeme önünde kadının ekonomik haklarını tam anlamıyla korur.

Velayet ve Çocuğun Bakımı Konusunda Kadının Hakları

Boşanma davalarında çocuğun velayetinin kime verileceği, mahkemenin “çocuğun üstün yararı” ilkesine göre karara bağlanır. Anneler, özellikle çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılama konusunda doğal bir avantaja sahip olduklarından, uygulamada velayetin çoğu kez kadına bırakıldığı görülür. Mahkeme; çocuğun yaşı, eğitimine devam ettiği okul, anne-baba arasındaki duygusal bağ ve ebeveynlerin bakım kapasitesini dikkate alır. Örneğin 0-3 yaş aralığındaki bebekler için annenin süt verme veya temel bakım rolü belirleyici bir unsur kabul edilir. Velayet kadına verildiğinde, çocuğun tüm giderlerini tek başına üstlenmesi beklenmez. Bu noktada iştirak nafakası devreye girer: Mahkeme, çocuğun eğitim, sağlık, barınma ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla diğer ebeveynden düzenli ödeme yapmasını hüküm altına alır. Nafaka miktarı, çocuğun mevcut yaşam standardı ile babanın ödeme gücü gözetilerek belirlenir; zaman içinde ihtiyaçlar değiştiğinde artırılması da talep edilebilir. Kadın, velayeti alamasa dahi çocuğuyla düzenli ve kesintisiz kişisel ilişki kurma hakkına sahiptir. Mahkeme, görüş günleri ve sürelerini ayrıntılı biçimde karara yazar; karşı taraf bu düzenlemeye riayet etmezse, icra yoluyla teslim ve hatta disiplin hapsi gündeme gelebilir. Ayrıca velayet anneye verilmediğinde bile çocuğun bakımına fiilen katkı sağlıyorsa, nafaka alacağı yine mümkündür. Şiddet veya istismar şüphesi bulunan durumlarda, 6284 Sayılı Kanun kapsamında geçici velayet ve koruma tedbirleri talep edilebilir. Bu sayede anne ve çocuk, hızlıca güvence altına alınır; baba hakkında uzaklaştırma kararı çıkartılarak risk en aza indirilir. Özellikle velayet çekişmesinin yoğun olduğu dosyalarda bilirkişi raporları, pedagog değerlendirmeleri ve tanık beyanları kadının lehine güçlü deliller oluşturur. Böyle bir süreçte yerel mahkeme pratiğine hâkim bir Beylikdüzü boşanma avukatı ile çalışmak; hem velayet stratejisinin doğru kurulmasını hem de iştirak nafakasının adil biçimde belirlenmesini sağlar.

Şiddet Mağduru Kadının Koruma ve Tedbir Hakları

Evlilik birliği devam ederken veya boşanma sürecinde fiziksel, psikolojik, cinsel ya da ekonomik şiddete maruz kalan kadınlar; 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun sayesinde hızlı ve etkin koruma mekanizmalarına erişebilir. Bu kanun, şiddet tehdidinin varlığı hâlinde hâkimin veya kolluk birimlerinin derhâl devreye girerek geçici tedbir kararı vermesini mümkün kılar.
  • Uzaklaştırma ve Yaklaşmama Tedbirleri: Mahkeme, şiddet uygulayan eşin aile konutuna yaklaşmasını, iletişime geçmesini ve ev eşyalarına zarar vermesini yasaklayabilir. Karar, çoğu durumda 24 saat içinde uygulanır ve gerekli görülürse 6 aya kadar uzatılabilir.
  • Barınma, Geçici Maddi Yardım ve Psikolojik Destek: Kadın ve çocuklar için sığınma evi imkânı sağlanırken, acil geçim sıkıntısı varsa Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları aracılığıyla maddi katkı temin edilir. Aynı zamanda devlet, ücretsiz psikolojik ve hukuki danışmanlık hizmeti sunar.
  • Şiddet Uygulayanın Silahına El Konulması: Emniyet birimleri, tedbir kararı kapsamında failin ruhsatlı silahını geçici olarak geri alabilir ve varsa kamu görevlisi ise görev yeri değiştirilebilir.
  • Geçici Velayet ve Tedbir Nafakası: Şiddet mağduru anne, çocukların velayetini hızla üzerine alabilir; mahkeme, fail eşten nafaka ödemesini içeren tedbir kararı da verebilir.
Tedbir kararlarına uymayan fail hakkında “zorlama hapsi” (3 günden 10 güne kadar) uygulanabilir ve tekrarında ceza süresi artar. Kararlar, resmî tebligat beklenmeden kolluk marifetiyle taraflara bildirilir; böylece koruma gecikmeden yürürlüğe girer. Şiddet vakalarında delil toplama yükü mağdurun omuzlarında değildir; doktor raporu, tanık beyanı veya kolluktan alınan tutanak, başvuru için yeterli görülür. Bununla birlikte ayrıntılı rapor ve fotoğraf gibi ek deliller, tedbirin uzatılması ve failin cezai sorumluluğunun artırılması açısından önemlidir. Sürecin tüm aşamalarında, 6284 uygulamalarına hâkim bir Beylikdüzü boşanma avukatı ile çalışmak; koruma tedbirinin hızlı çıkmasını, hak ihlaline karşı anında itiraz mekanizmasının devreye girmesini ve ceza davası sürecinin etkili yürütülmesini güvence altına alır. Kısacası, şiddet mağduru kadın yalnız değildir; kanun, kolluk ve yargı işbirliğiyle çok katmanlı bir güvenlik ağı sunmaktadır.

+90 (549) 452 25 16

İletişime Geç

    Call Now Button